Hiçbir abartmaya başvurmadan söyleyebiliriz ki reklam sektörü asla günümüzde olduğu kadar ciddi bir şekilde tehdit edilmemiştir. Asıl mesleği farklı olmasına rağmen el altından yaptığı birbirinin aynı olan ürünlerle, insanımızın ve büyük küçük işletmelerimizin reklam sanatına olan güvenini baltaladılar. Biz, bu sektörü günümüzde, tarihinin en ihtişamlı olması gereken döneminde ve çağdaş teknolojinin tüm imkanları ile donatılmışken gerici kuvvetlerin darbeleri altında, üç kuruş bile sayılamayacak ücretler için oradan oraya savrulan bir şekilde görsek de;
Hiçbir şekilde tek düşüncemiz kendi işimiz en iyisi olsun da diğerleri ne yaparsa yapsın değil, her zaman ve her yerde sektörde ki paydaşlarımızın da icra ettiği sanatı göndere çekmek olmuştur.
Bu durum bir bireysel çalışan ve aslında hiçbir şekilde sektörümüze yakışmayan ürünler ortaya çıkaran insanlardan kaynaklandıkça, öznel yetenekleri ile yanındaki nesnel kültür zenginlemesini birleştiremeyen, herhangi bir felsefi, sosyolojik, bilimsel ya da kıymetli bir talihin meyvesini ortaya koyamayan, sanatsal bir kesif getiremeyerek sektörün küçük düşürülmesi, tabiri caizse kendiliğinden, bir gereksinimdir.
Günümüz dünyasında farkına varmamız gereken şey entelektüel yaratıcılığın gerçekleşmesinin mümkün olduğu o koşulların her zamankinden daha geniş bir şekilde yok edilişidir. Bunun ardından sadece ortaya konan sanatsal boyuttaki bir ya da birkaç eserin değil, özellikle sektöründe sanatçı kişiliğinin aşağılanıyor olması konunun ciddiyetini artırmaktadır.
Cahil mizacına uygun, tutucu ve korkak, “tanınmışlık” geçmişinin yırtık pırtık elbisesine tutunmaya çalışan, anlamını yitirmiş son dönemlerin revaçta sözü “Bizim reklama ihtiyacımız yok!” ve ‘Ama şu şahıs daha ucuza yapıyor’ sözü ile kendimizi tanımlamadığımızı söylemeyi gerek bile görmüyoruz.
Gerçek sanatın, hazır modeller arasında farklı çeşitlemelere giden değil, zamanına göre insan ve insanlığın içsel gereksinimlerini dışa vurmak üzerinde ısrar eden gerçek sanatın, hak ettiği yerde olamaması, sektörü tamamen ve kökten yeniden yapılandırmayı gaye edinmemesi olanak dışıdır.
Yapmamız gereken şey, entelektüel yaratıcılığımızı bağlayan zincirlerden kurtulmak ve tüm sektörde bu hususu hakim kılarak;
Zanaata ve Zanaatçıya değil, Sanata ve Sanatçıya sahip çıkmaktır.
AFG AJANS OLARAK BU ÇİZGİMİZİ HİÇBİR ZAMAN BOZMAYACAĞIMIZI KAMUOYUNA DUYURMAKTAN GURUR DUYUYORUZ.