Page 2 - Dergi Baykuş - Şubat 2025
P. 2

Yazar: Dilek ÖZALP
             ZAMANSIZ BİR DÜŞ










































             Geceyle  gündüz  arasında,  ne  tam  uyanık  ne  tam  uyur  halde  olduğum  bir  vakitte,  iç  içe
             geçmiş  sokakların  kıvrımlarında  yürürken,  büyüdüğüm  konağın  taş  merdivenleri  aniden
             ayaklarımın altında belirdi. Sanki yılların arasına sıkışıp duran bir hayal gibi ne varlığı kesin
             ne de yokluğu inkar edilebilir o ev beni çağırmış; içine almıştı.
             Kapısını hatırlıyorum: ceviz ağacından, ağır, suskun bir kapıydı. Her açılışında içeriden sızan
             naftalin  kokusuyla  karışık,  kitapların,  ütülü  dantellerin,  sararmış  fotoğrafların  oluşturduğu
             puslu havasının genzi tıkayan kokusu duyulurdu. Aynı kokuyu duyarak kapıdan girdiğimde,
             duvardaki saat tik tak ediyor; fakat zaman yerinde sayıyordu. Tanpınar’ın da dediği gibi “ Ne
             içindeydim zamanın ne de dışında”. Havada süzülen bir hayalettim sanki. Gerçekten orada
             mıydım, değil miydim? Bilmiyordum.
             Girişte  üç  odaya  açılan  kapıların  olduğu  genişçe  bir  alan  karşıladı  beni.  Tam  karşımdaki
             odada  annemin  gölgesini  gördüm.  Gittim.  Pencerenin  önünde  durmuş,  uzaklara  yatırıp
             gözlerini birini bekler gibiydi. Ya babamı ya da hiç gelmeyecek bir haberi. Perdelerden sızan
             ışık, yanaklarındaki ince çizgilere vuruyor, zamanı onun yüzünde durduruyordu. Annemi her
             gördüğümde  arkasından  koşar,  yanına  giderdim.  Ama  o,  tıpkı  öncekiler  gibi  yine  beni
             görmedi. Yokluğu, varlığından daha gerçekti artık. Bunu anladığımda odadan çıktım.
             Koridorda durup yerdeki halıya baktım. Halının motifleri hafifçe kımıldadı. Küçük bir çocukken
             üzerine  adımlarımı  dikkatle  yerleştirdiğim  desenler,  kıvrılıyor,  dönüyor;  sanki  bir  şey
             anlatmaya  çalışıyordu.  Dünyaya  küçücük  gözlerle  baktığım  o  yıllarda,  desenlerin  içinde
             kaybolacağımı sanırdım. Şimdiyse gerçekten kaybolduğumu hissediyorum.
             Geçmiş  dediğimiz  şey  insanın  unutma  çabasının  altında  ezilmiş  anılar  bütünüdür.  Ve
             unutmak için ne kadar bastırırsak onları, aynı şiddette geri teper. Havada süzülen bir hayalete
             göre çok fazla şeyi anımsadığımı düşünüyor, hala neler olduğunu kestirmeye çalışarak diğer
             odadan gelen sesle irkiliyorum.


       NİSAN 2025                                                                            DERGİ BAYKUŞ        1
   1   2   3   4   5   6   7